Üstü başı dar kotlarıyla kıvrılan o tombul, kıvırcık kahverengi saçlı folloş kızı, irili ufaklı göğüsleriyle sert bir şekilde karşısında beliren zenci devin kara yarığını hissetmek için can atıyordu. Siyah dev, üstündeki kaslarını gererek karıya hızla saldırmaya başladı. Önce acımasızca sırtını dayadı kadının, elleriyle kalçalarını kavrayıp sıkıca tuttu. Her iniltisinde amcığından çıkan nem onu daha da tahrik ediyordu. Bu kızın hem beyaz teninin arasında parıldayan mor dudaklarına bakıyor hem de dayamamın koynunda nasıl eridiğini izliyordu.
Kadın, yumuşacık ama bir o kadar da inatçı amını bana açmıştı. O kara kemikten dev sarkıtı deli gibi içine sokup çıkardım. Her köklememde havalarda uçuşan o kısa etek kalkıyor, çıplak kalçasının neredeyse tam ortasına saplanan amımı görüyordum. Kadının avretinde kaybolmuş hunhar dilimle emzirdim oralını, sonra hızlıca üzerine yönelip kaba saba sikmeye başladım. Amcığı her defasında yeniden yerleşiyor, gıcırdak dişlerine rağmen çıkaramadığı hırıltılar fısıldıyordu.
Sertçe hızlanırken kadının yalnızca arkasını değil tüm vücudunu silkeliyordum. Ellerim kalçalarına bastırdı, bacaklarını omuzlarıma sardı kadın; o anki sarsıntılarla birlikte hepimiz coştuk. Dışarı vuramasa da nefes nefese kalan sesi kulağıma doluyor; “Daha… Dayama…” diye yalvarıyordu hemen ardından boğuk bir inilti kopuyordu amcığından.
Sonra o büyük kara çubuk gözümün önünde şiddetle gidip geldiği sırada kadın katlandı ve kendini bıraktı sonunda; kalçalarındaki kasların ani kasılmasıyla birlikte ortalığa sıktığı bal damlaları yere döküldü. Ben de yemeğe daldım, yüksek ihtimalle yeni doğmuş gibi sıcak ılık malımı içine akıttım sağlıklı bedenine… Böyle kavurucu bir sikişi başka nasıl tarif edebilirdim ki?